Saturday, August 30, 2008

Gelibolu


Çanak Otel'in çatı katında kahvaltı yaparken, boğazdan geçen gemileri seyretmek çok keyifliydi..

bugün, Tarihi Gelibolu Yarımadası'nı gezeceğiz, hep birlikte..


Gelibolu turumuz başlıyor..

Çanakkale'den Kilitbahir'e feribotla geçiyoruz..

aslında "Kilidülbahir", yani "Denizin Kilidi" demek..

Gelibolu'ya adım atarken, Necmettin Halil Onan'ın "Dur Yolcu" şiirinin ilk iki mısrası aklınıza gelir..

Dur yolcu !
Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir.


Namazgah Tabyası, Kilitbahir Kalesi'nin hemen yanında..

burası, boğazı savunmak için yapılan, çok sayıdaki tabyalardan biri; yani topçu birliklerinin konuşlandığı yer..


tabyanın iç kısmı müze olarak düzenlenmiş..


Çanakkale Savaşları sırasında çok sayıda Sahra Hastanesi kurulmuş ve bu hastanelerde hayatını kaybeden askerler yakın yerlere defnedilmiş.. onlardan biri..

Sembolik Şehitlikler'in yanıbaşında gerçek mezarları da görebilirsiniz..


Ertuğrul Tabyası'ndayız..

tabyalar restore edilirken aslına uygun restore edilmiş.. yürüyüş alanları ve içecek satılan küçük büfeler bence çok iyi olmuş..


dönemin devasa topları..

çocukken de Gelibolu'ya gelmiş ve bu topları gördüğümde hayret etmiştim.. o zamanlar bana çok daha büyük gelmişti :)


savaşta belki de savaşmak kadar önemli olan, binlerce askerin lojistik ihtiyacının karşılanmasıdır..

düşünün, 50 bin askerin temiz su ihtiyacı ya da bu askerlerin temiz gıda ihtiyacı.. 3-5 kişiye yemek yapmak var, bi de 50 bin kişiye..

bir köy müzesinde gördüğüm bu su filtresi, temiz su temini için yapılmış ve belki de kolera ve dizanteri gibi hastalıkların yayılmasına engel olarak çok sayıda askerin hayatını kurtarmış..


bazı şeyler hiç değişmiyor di mi :)

o yıllarda kullanılan bir steteskop..


Türk Şehitliği .. Abide..

yanıbaşında Morto Koyu.. yani "Ölüm Koyu"..

Şehitlik, çocukken gördüğümden çok farklıydı.. birçok şey değişmiş.. etrafta çok sayıda küçük anıt var..

ancak beni hayal kırıklığına uğratan şey, şehitliğin hemen alt katındaki müzenin tadilat nedeniyle kapalı olmasıydı..


Anzak Koyu..

Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerin, yani Anzakların çıkarma yaptığı koy..


57'ci Alay, bir gece taarruzunda tüm askerlerini kaybeder.. hepsi şehit olur.. onların anısına yapılan anıt..


Conk Bayırı ve Anafartalar..

savaşın en çetin geçtiği yerlerden biri..


Bigalı Köyü'ndeyiz..

buradaki Atatürk Evi'ni gezdik.. Mustafa Kemal, savaş sırasında bir süre bu evde kalmış..


Atatürk Evi..

Çanakkale'de birçok köyde, irili ufaklı çok sayıda müzeyle karşılaşabilirsiniz..


Bigalı Köyü..

bu fotoğrafı özellikle çektim..

Camii ve Atatürk heykeli yanyana..

birilerine mesaj olsun istedim.. hani, kutuplaşmayı seven pil kafalılara..


dönüş vakti.. feribotumuzla karşıya, yani Çanakkale'ye geçiyoruz..

Kilitbahir Kalesi..

çok güzel bir kale.. hatta sanat eseri diyebiliriz..

kale, yonca yaprağı şeklinde yapılmış.. kalenin tam ortasındaki kule ise kalp şeklinde..

yukarıdan baktığınızda, yonca yaprağı ve içinde bir kalp..

ne demişti, Necmettin Halil Onan ?

"Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir"

Wednesday, August 27, 2008

Bozcaada

Güzelim Çanakkale...

rüzgarı kulağıma fısıldadı..
"çok olmadı mı gelmeyeli?"
"evet", dedim.. "tam 23 sene olmuş gelmeyeli"

Çanakkale'ye ilkokul beşinci sınıfta izci olarak gitmiştim.. İntepe İzci Kampı'ndaki on günlük kamp maceramı hiç unutmam.. yanımızdaki çadırların ipini çözüp indirdiğimizi de :)... ve Gelibolu'yu da...

evet, yine şanslısınız.. harika bir Çanakkale turu sizi bekliyor.. beş kuruş da almayacağım, söz :)

önce Bozcaada'ya gidelim..

16-17 Ağustosta Bozcaada'nın Bağ Bozumu Festivali vardı.. biz de 17-Ağustosta Bozcaada'ydık.. bizim için sürpriz oldu.. festivalden haberimiz yoktu :)


Geyikli'ye el sallayalım.. Bozcaada Feribotu'ndayız..


yarım saatte Bozcaada'ya geldik.. heyecanlıyız.. Bozcaada bizi bekliyor..


Bozcaada'da bir gece konaklamayı planlıyoruz.. pansiyonumuza yerleştikten sonra adayı gezmeye başladık bile.. limandayız..

Bağ Bozumu Festivali için çok şey yapılmamış açıkçası.. Kale'deki Nükhet Duru konseri dışında bir etkinlikle karşılaşmadık..


çok sevdiğimiz bir blogger arkadaşımızın tavsiyesi üzerine bir balık lokantasına gittik.. sahilden biraz içerde, taş evlerin arasında şirin bir lokantaydı.. ancak ne var ki, servis felaketti.. her yemek ayrı geldi ve her defasında farklı bir garsonla karşılaştık :) Asma Yaprağında Sardalye fena değildi.. levrek de fena sayılmaz.. ancak bir arkadaşımız küçük oğlu da olduğu için köfte istedi ve köfteler pişmemiş geldi.. napalım, balıkçılar ne anlar köfteden :)

buradan şu sonuca varabiliriz..
efendim, biz bloggerlar gurme değiliz.. bizi lütfen çok ciddiye almayın ve önerdiğimiz yerleri de sadece akılda tutun, o kadar :)

gerçi kendime biraz haksızlık ettim sanırım.. ben balıktan anlarım.. ilerleyen günlerde siz de bunu anlayacaksınız :) sizi harika yerlere götüreceğim..

bu arada fotoğraftaki balık lokantası o balık lokantası değildir, biline..
ben size limandaki balık lokantalarını öneriyorum.. gördüğüm kadarıyla daha profesyonel çalışıyorlar..


sabah 08:00'de Ayazma plajında denize girdik.. inanın, o saatte bizden başka kimse yoktu..

Ayazma'nın harika bir kumu var.. lakin, diğer saatlerde çok kalabalık.. tavsiyem, kimseler uyanmadan gidin..
harika..!!

saat 10:00 gibi kahvaltımızı yaptık.. Karadut'ta..


adada çok sayıda bağ evi var.. tek katlı taş evler.. üzüm bağları içinde..

bu evlerden bazıları pansiyon olarak hizmet veriyor..


adanın elektriğini bu rüzgar gülleri sağlıyor..

fotoğrafta ufak görünebilir, aldanmayın.. devasa yapılar..


adada çok sayıda şarap fabrikası var..
onlardan biri.. Corvus , Latincede "Karga" demek..

arkadaşlarım şaraplarını buradan aldı.. ben ise Çamlıbağ'ı tercih ettim..

Bozcaada Şarapları'nı adadan alırsanız, uygun fiyata alabilirsiniz..

fotoğraftaki nedir, bilmiyorum.. komik olan, oradaki birisine de sormayı unutmuşum..
sanırım toplanan üzümleri sıkmak için bir alet..

guess the gadget :)


Martı, arkadaşlarla keşfettiğimiz restoran-bar-iskele tarzı bir yer.. hem denize girebilir hem de yemeğinizi yiyebilirsiniz.. oldukça güzel bir mekan, ancak biraz tuzlu..


Çamlıbağ

almadan önce şarapları tadabilirsiniz..
hatta sadece tadarak bile günü idare edebilirsiniz :) zira, çok sayıda çeşit var..

ben iki tane aldım.. biri beyaz, diğeri kırmızı..


Bozcaada'nın yerli üzümleri..
Vasilaki, Kuntra ve Karalahna - Karalahana değil :)

aldığım beyaz şarap Vasilaki.. kırmızı şarap ise Cabernet Sauvignon Kuntra..


siz yine de fazla içmeyin.. ustaların dediği gibi..


dönüş vakti.. akşam olmadan Çanakkale'ye gideceğiz..

Çanakkale gezimin belki de en güzel yanı, Sevgili Figen'le tanışmam oldu.. eşi ve haylaz olmayan oğlu ile de tanıştım tabii :)





Not: Beni izlemeye devam edin.. 30-Ağustos Zafer Bayramı'nda Gelibolu'da olacak NoLiE.. Bayramımızı adam gibi kutlayacağız..

Monday, August 11, 2008

Akyaka'da Uçurtma Sörfü

başlığı yazarken biraz zorlandım..

sadece Akyaka deseydim, Uçurtma Sörfü'ne haksızlık edecektim.. sadece Uçurtma Sörfü deseydim, herhalde Akyaka yakama yapışacaktı :)


Mavi Tur sonrası tatile devam ettik.. Fethiye'den arabamızla Akyaka'ya gittik..

Akyaka, Gökova Körfezi'nin başlangıç noktasında çok şirin bir kasaba.. kendine özgü mimarisi olan evleriyle ünlü bir yer.. gerçekten de kasabaya girer girmez o havayı hissediyorsunuz.. oteller bile o mimariye uygun yapılmış..

gider gitmez apart otelimize yerleştik ve ardından kasabada bir tur attık.. derken Akyaka'nın sahilinde kendimize küçük bir koy bulduk.. 72 Basamak Koyu :)
72 basamaktan oluşan bir merdivenle koya iniyorsunuz.. aslında koy değil tabii, 10 metrekare bir yer.. güzel olan da bu zaten.. size özel..

Akyaka sahilinden, biraz uzaktaki uçurtma sörfçülerini görebilirsiniz.. zira, Akçapınar denilen ve Akyaka'ya yürüme mesafesindeki kumsal uçurtma sörfçülerine ev sahipliği yapıyor..


evet, bu kıyağımı unutmayın :)

uçurtma sörfçülerini her yerde göremezsiniz..


zor bir spor.. sadece sörf tahtasında kalmayı öğrenmek bile en az 3 haftanızı alıyormuş.. bir de uçurtma kısmı var.. onu kontrol edebilmek de ayrı bir beceri..

üniversite yıllarımda yamaç paraşütü yaptım.. yani, işin uçurtma kısmına çok uzak değilim.. lakin, sörf tahtası üzerinde kalabilirmiyim, ondan o kadar da emin değilim :)

inanın, onları izlemek bile ayrı bir keyif.. bu adamlar rüzgarla dans ediyor..


ne kadar hızlı oldukları görüyorsunuz.. denizde MotoGP yapmak gibi birşey :)

unutmadan, Akyaka'ya gittiğinizde Azmak'ta motorla gezinti yapmayı ve Halil'in Yeri'ne uğramayı ihmal etmeyin..





Not : Birkaç gün sonra gidiyorum.. Denizle buluşmaya.. Yine ve yeniden..

Sunday, August 03, 2008

Mavi Tur


Mavi Tur başlıyor..

yolculuğumuz bir hafta sürecek ve bu süre içinde maviyle hiç olmadığımız kadar dost olacağız..

Fethiye Limanı'ndan cumartesi öğleden sonra ayrılıyoruz.. dört mürettebat ve 14 Mavi Tur yolcusu.. şimdilik 14'ün 4'ü biziz.. şimdilik diyorum; çünkü biz sayısı kısa zamanda 18'e çıkacak :)


ilk mola yerimiz..Fethiye'ye çok yakın bir koy.. o kadar güzel ki.. nasıl bir haftanın bizi beklediğinin habercisi..

mola verdiğimiz her yerde denize girdik.. bunu söylememe gerek yoktu sanırım :)


ilk akşam yemeği.. bundan daha iyisi olabilir mi :)

yolcular ilk defa sofrada biraraya geldi.. herkes birbirine karşı çok kibar.. ilk tanışmalar.. ilk sohbetler.. ancak ilk günün heyecanı olsa gerek henüz bir kaynaşma yok.. herkes kendi arkadaş grubuyla ya da ailesiyle..


ikinci gün rotamız Kekova.. açık denize çıkacağımız için ve açık deniz de biraz dalgalı olacağı için Mesut Kaptanımız sabah erkenden yola çıkmaya karar verdi..

saat sabah 07:00 gibi.. henüz herkes uyumakta.. ben hariç :)

dikkat ettiniz mi bilmiyorum.. yolcular tur boyunca kamaralarında uyumak yerine güvertede uyumayı tercih etti.. bu da çok doğal.. denizden gelen ılık esintiyle uyumanın keyfine kimse karşı koyamadı.. doğal klimamız tur boyunca bizi hiç yalnız bırakmadı..


kulağınızda mp3-çalar, elinizde bir kitap, bazen esen Gündoğumu, bazen esen Günbatımı..

Likya'yı, Karya'yı öğrenmenin en kısa yolu Halikarnas Balıkçısı.. tavsiye ederim.. bu kitabı kaç defa okudum bilmiyorum..


Kekova'ya çok yaklaştık..

tur boyunca fotoğraf makinem sürekli elimdeydi.. 400 fotoğraflık koca bir albüm oluştu..


Mesut Kaptan yol alıyor.. artık Kekova'dayız..


gezimizin üçüncü günü..

burası Kale Köyü.. küçük bir köy.. Simena Antik Kenti üzerine kurulu.. karayolu yok ve dış dünyayla bağlantısı sadece küçük tekneler..

Kekova'ya ilk geldiğimizde Kale Köyü'nden önce Üçağız'a uğradık ve geceyi Kekova'nın bir koyunda geçirdik.. ertesi gün Kale Köyü'ne gittik..

Üçağız, normalde gezi programında olmamasına rağmen Mesut Kaptan'ın bize bir kıyağı oldu.. eğer ekip çok iyiyse ve herkes çok uyumluysa, bazen gezi programının dışına çıkmak hiç de zor değil..

Üçağız'a ait kendi fotoğraflarım yok ne yazık ki; çünkü tam da Üçağız'a geldiğimizde fotoğraf makinemin şarjı bitti..

şu kadarını söyleyeceğim.. inanın, görülmesi gereken çok şirin bir kasaba.. Kale Köyü'ne çok yakın ve karayoluyla da ulaşabileceğiniz bir yer..


karaya adım attık ve Kale Köyü'ne adını veren kaleye çıkmaya başladık..


"I Am Here" Cafe kaleye çıkarken sağda.. karşınızda Kekova Adası ve otantik bir kafede buz gibi bir ayran keyfi..


cırcır böceği..

kafeyi işleten beyin bize küçük sürpriziydi.. elinize aldığınızda müthiş konser başlıyor :)


yine Kekova'dayız, ancak başka bir koyda..

herşeyi şirketten beklemeyin :)

oltalar hazır..


o kovadaki birkaç Mercan bana ait :)

"Mercan" Akdeniz'in en lezzetli balıklarından biri..


harika bir mağara.. tam olarak ismini hatırlayamadım, ancak gece konakladığımız Gökkaya'ya çok yakın bir yerde..

snorkelinizi alın ve o mağaraya gidin.. hem çok güzel hem de ürkütücü..


Mavi Tur'un dördüncü günü.. bu gece Kaş Limanı'ndayız.. ilk defa bir limanda konaklayacağız..

şikayetçi değiliz.. Kaş geceleri bizi bekliyor..


manzara müthiş.. karşınızda Yunan adası Meis..

bu fotoğraftan birkaç saat sonra gecelere aktık..

Sun Cafe diye bir yer var.. aslında sıradan bir kafe, ancak canlı performansını dinleme fırsatını bulduğumuz grup hiç de sıradan değildi.. Blues'a doyduk o gece..

ardından yetmedi, Mavi'ye gittik.. orası daha çok disco havasında bir yerdi..


Kalkan'a çok yakın bir koy.. scuba'cıların uğrak yeri.. gerçekten de denizaltı yaşamı çok zengin bir yerdi.. hatta iki kalamar yatımıza kadar sokuldu, ne var ki fotoğraflarını çekecek vaktim olmadı..


en sevdiğim fotoğraf..

Mavi Tur boyunca o kadar çok yat gördüm ki, Dünya'nın her yerinden..
ortak noktaları ise taşıdıkları Türk Bayrağı'ydı..

o kadar gurur duydum ki anlatamam.. içimden "evet, Türk Karasuları'ndasınız ve bu güzelim kıyılar, koylar bizim" dedim durdum.


yatımız 23 metrelik bir yat.. çok büyük değil, ancak küçük de sayılmaz..


Ölüdeniz'deyiz..

aslında Ölüdeniz'e bakan bir koydayız, zira Ölüdeniz'e bırakın yatla girmeyi, şişme botla bile girmek yasak..

bazen yasakları sevdiğim de olur :)


"gözlemelerim var.."

"otlu peynirli.. ballı muzlu.."

hangisinden mi yedim ? tabii ki, hepsinden :)


Gemiler Adası'ndayız.. burada çok sayıda kilise var..


gerçekten görülmeye değer bir yer..


adanın en yüksek yerinden koya bir bakış..

burundaki yat bizim yatımız..


son mola yeri.. Fethiye'ye yakın bir koydayız..


yatın en güzel yerini son gün keşfettim :)


son gece hem çok güzeldi hem de hüzünlü.. harika bir turun bitiyor olmasının verdiği bir hüzün..

Mavi Tur'la ilgili aslında anlatılabilecek o kadar çok şey var ki.. ben sadece size bir fikir vermeye çalıştım, hepsi bu.. farkında olduğunuz gibi yazımda insan öyküleri yok.. o öyküleri kendime saklıyorum.. arkadaşlarla dolu fotoğrafları da..

Kanada'da yaşayan yazılım şirketi sahibi bir Türk profesör ve Yunan asıllı Kanadalı eşi.. Çin'de öğretmenlik yapan Kaliforniyalı bir bayan ve kızı.. Denizli'de lokanta işleten bir Türk aile.. kozmetik sektöründe çalışan pazarlama uzmanı iki bayan.. kaptanımız, aşçımız ve miçolar.. ve bizler...

pardon, "biz" derken 18 kişiyi kastediyorum :)

kaynaştık ve güzelleştik...

son sözüm...

kendinize bir iyilik yapın ve Mavi Tur'a katılın... tabii arkadaşlarla...

bugüne kadar yaptığınız tatilleri de kendisiyle çarpın ve karekökünü almayın :)

işte MAVİ TUR...