Friday, January 01, 2010

Babamın Çiftliği Değil


yeni yıla sadece bir gün kala şirkette birçok yöneticinin işine son verildi.. üstelik bunlardan ikisi arkadaşım..
Sevgili Ferda ve Mehmet..

sebep, hükümetin ilaç piyasasıyla ilgili aldığı yeni kararlar ve kaçınılmaz olarak küçülecek olan piyasa..

anladım ki, babamın çiftliğinde çalışmıyorum.. ve yine anladım ki, benzer bir karar benimle ilgili de alınabilirdi ve ben bunu yeni yıla girmeye hazırlanırken öğrenebilirdim..

"işe girerken bunu bilmiyor muydun?" diye soranlara cevabım şu olacak; elbette biliyordum, ama o anı yaşamak var ya, hani telekonferans sırasında “birileri gidecek ama kim? acaba ben mi?” sorusunu sormak kendine; işte o çok farklı.. ve şirkette kaldığını öğrendiğinde sevinememek, arkadaşlarını düşünmek ve empati yapmak..

yeni yılın ilk saatlerinde duygu ve düşünce fırtınasında yol bulmaya çalışan küçük bir yelkenli gibi hissettim kendimi;
"B planım var mı?
evet var, ama A plancıyım ben..
daha fazla çalışıp kalıcı olmalıyım bu şirkette..
çünkü şuan tek istediğim bu !
"

ikibinon benim için yoğun geçecek.. iş yüküm daha da artacak.. ocağın ortasında Antalya'da olacağım.. 5 günlük kış toplantıları beni bekliyor.. nisanda yurtdışındayım, şirketin global merkezinde eğitim alacağım.. ve nisana kadar yoğun bir tempo..

neyse, bu kadar yeter..

gelelim evimin karşısındaki, belki de Ankara’nın tek gay ve lezbiyen kulübüne...
yok böyle bir eğlence.. geceleri pek yaşamayan Ankara’nın, sabaha kadar nabzı atan tek yeri adeta..
kendi manyetik alanına hapsediyor insanı.. hele cumartesi geceleri..
ne bu gürültü kardeşim?” diyemiyorum mahalleli olarak, kapısında bitiyorum :)

Allah sonumu hayır etsin, benim acilen bir hatun bulmam lazım, yoksa işler kötü :)







* anlaşıldı, bu kış kar yağacağı yok.. ben de size mavi turdan bir fotoğraf seçtim.