Saturday, November 10, 2012

Atlanta

otelden çıkıp köşeyi döndüğümde karşıma çıkan ilk manzara :) yoo hayır bizim uşaklar Atlanta'da otopark işletiyor olamaz.. her yerdeler biliyorum ama yoo hayır bu kadar da olamaz deyip şehrin sokaklarına daldım..

ilk akşam Maggiano's da yemeğimizi yedik.. gerçek bir İtalyan restoranı.. aslında Maggiano's bir restoran zinciri, Amerika'da birçok eyalette var..

yine de benim favorim "Fogo De Chao".. o bir Brezilyalı.. o bir et uzmanı.. o kadar ki et yemekten fotoğraf çekmeyi bile unutmuşum.. Atlanta'da bulabilirsiniz..

Atlanta'ya gidip de Hard Rock Cafe'ye uğramamak olmazdı, olmadı da.. duvarları Jimi Hendrix gibi babaların hatıraları ile dolu bu mekanda bira içmek bile yeter de artar bence..

savaş baltalarının gitar olduğu yer burası..

Atlanta Cola'nın merkezi aynı zamanda..

Cola asırlık geçmişini butik bir müzeyle herkese sergiliyor..
şuan ki genel müdür "Muhtar Kent" olduğundan mıdır nedir, bizim şirketin müzesine girer gibiyiz..

büyük hata, bu adam içeri alınır mı :)

benden söylemesi, bu adam turist kisvesi altında dolaşan bir şifre avcısı.. Cola'nın sırlarına ulaşmak için burada..

Cola'nın pazarlama ve satış tarihi, sanki Dünya'nın pazarlama ve satış tarihi..

objeler, afişler, filmler, animasyonlar.. müzeyi gezerken pazarlama ve reklamın evrimleşmesine tanıklık ediyorsunuz.. ilk televizyon reklamı olan Cola reklamını da bu müzede izleyebilirsiniz..


şaka bir yana, "Amerika bizden ne kadar ileri ?" sorusunun cevabı bu fotoğrafta gizli..

Türk Patent Enstitüsü 24 Haziran 1994'de kuruldu.. gördüğünüz belge Coca Cola'nın patenti, tarih 1887.. adamlar bir formül buluyorlar ve bu içeceğin patentini alıyorlar, biz daha patent enstitümüzü bile kurmadan, 107 sene evvel..

"Amerika bizden 100 yıl ileride" sözü ne yazık ki bir şehir efsanesi değil..

Londra 2012 Olimpiyatları'nın meşalesini burada görebilirsiniz.. diğer olimpiyatların meşalelerini de..

amacıma ulaştığımın resmidir bu.. Cola'nın sırları ile aramda sadece bu mütevazi kapı var :)

Dünya'nın en büyük akvaryumu Atlanta'da.. o kadar büyük ki, dev balina köpekbalığını bile görebilirsiniz.. akvaryumda 2 tane vardı ve galiba boyları 8-9 metre arasındaydı.. boyu 13 metreye varabilen bu balinalar küçük planktonlarla besleniyor ve bir köpek yavrusu kadar uysal..

kanat açıklığı 5 metreye varan vatozlar da vardı, ancak küçük devler hepsini gölgede bıraktı..

İstanbul Florya'daki akvaryum da bence çok güzel.. orada bize özgü türleri de görebilirsiniz.. örneğin Dalyan'ın dev mavi yengeci, Karadeniz'in soyu tükenmekte olan Mersin Balığı..

herşey bir yana sadece yunus gösterisi için bile bu akvaryuma gidilir..
5 yunus, büyük bir havuz, arkada gösterişli bir sahne, eğitmenler, tiyatrocular, ışık ve su oyunları.. izlediğim en muhteşem gösteriydi.. ses, ışık, müzik ve yunusların müzikle uyumlu şovları bence ancak bu kadar güzel olabilirdi..

fotoğraf çekmek yasak olduğundan son sahneyi çekebildim.. kuyruklarını sallayarak bizimle vedalaştılar..


Amerika İç Savaşı'nı konu alan "Rüzgar Gibi Geçti" filminin yanan kasabası Atlanta'da hararetimizi ancak Hard Rock Cafe'de içilen bir bira söndürebilir :)

görüşmek üzere..