Monday, April 23, 2012

İstanbul'da bir haftasonu

sizi Cabbar’la tanıştırayım.. cabbar ve cevval bir papağan.. misafirleri pek sevmiyor.. haksız da sayılmaz, zira Polonezköy haftasonları çok kalabalık oluyor ve onun da mekanı sıkça gidilen yerlerden biri..

Polonezköy’de çok sayıda piknik yapılabilecek yer var.. bu tarz yerlere gittiğinizde ilk dikkatinizi çeken çocukların deliler gibi etrafta koşması oluyor.. bahçede oynamak elmalı şeker tadında onlar için..

Arıcılık Müzesi görülmesi gereken yerlerden biri bence.. satıcılara herşeyi sorabilirsiniz.. onları dinledikçe aslında arılar ve balla ilgili hiçbir şey bilmediğinizi anlıyorsunuz..

Kraliçe Arı’yı yakından görmek ancak camdan bir kovana bakmakla olabilir.. zira kraliçe arı hayatı boyunca sadece bir kere kovanı terk ediyor, o da çiftleşmek için.. yerden yaklaşık 30 metre yukarda çiftleştiği yaklaşık dokuz erkek arıdan hiçbiri hayatta kalmıyor.. kraliçe arı kovana dönüyor ve yumurtalarını peteğe bırakıyor ve o larvalardan işçi arılar oluşuyor.. fotoğraftaki mavi etiketli olan kraliçe arı.. her kovanda sadece bir kraliçe arı var ve ömrü sadece 4 yıl.. arıcılar kendi kraliçe arılarını kendi üretiyor.. dedim ya aslında arıcılıkla ilgili öğrenilecek çok şey var..

bal herşeye devadır.. herşeye :)

Maldivler Başkonsolosluğu Polonezköy’de.. kapıdan girmeden edemedik, zira Maldivler eşim ve bana çok şey hatırlatıyor :)

Polonezköy’den Beykoz’a giderken yol üzerindedir, Beykoz İshaklı Köyü.. binicilerin uğrak yerlerinden biri.. biz de uğramadan edemedik..

kapalı manejde ata bindim, şimdilik seyisimizin gözetiminde.. niyetim ileride atalarımız gibi dörtnala gitmek.. belki hızımı alamam, Tuna üzerinden Macaristan düzlüklerine geçerim kim bilir :)

ata binmeyi kesinlikle tavsiye ediyorum..

oturduğunuz koltuk değil, eyer.. tuttuğunuz direksiyon değil, dizgin.. bastığınız pedal değil, üzengi.. ve duyduğunuz ses navigasyon cihazınızın sesi ya da motor sesi değil, nefes alıp veren atınızın sesi.. yani makineleşmiş değil, organik yaşam..







* 23-Nisan kutlu olsun !