Monday, August 10, 2009

Mavi Tur 09


22 yolcu ve 6 mürettebat için yapılan, yaklaşık 8000 TL'lık alışverişin resmidir bu :)

Marmaris Migros'u, Sevgili Buket'in öncülüğünde kuruttuk adeta..

söylendiğine göre Migros da bizden sonra alışverişe çıkmış :)

"niye Marmaris? turun başladığı yer Fethiye değil miydi?" gibi soruları duyar gibi oluyorum..
bu soruyu ben de kendime ilk gün sordum :)
anlatacağım..


tura başlamadan önce yatımıza erzak yükledik.

yolcular olarak uzun bir zincir oluşturduk ve yükümüzü elden ele taşıyarak yatımıza yerleştirdik.. aklınıza ne geliyorsa vardı, inanın..

Gürbüz Kaptan'a bir bakın..

"bi de bunları depoya yerleştirmek var" der gibi bakıyor :)

yük gemisine biner gibiyiz.. adım atacak yer yok..


içkilerimiz..

Yeni Rakı, Yeşil Efe, Jack Daniels, JB, Tequila, kırmızı ve beyaz şaraplar, biralar ve alkolsüz içecekler..

harbiden çok yiyici ve içici bir gruptuk :)


Karacasöğüt'ten demir aldık..

yani Datça Yarımadası'nın Gökova Körfezi tarafındaki başlangıç noktası diyebileceğimiz, harika bir koydan mavi turumuza başladık..

ilginç olan, mavi tur boyunca Datça Yarımadası'nı dolaşacağımızı hepimiz son gün öğrendik.. hepimiz derken 4 kişiyi kastediyorum..

daha da ilginç olanı, bunu o kadar çabuk kabullendik ki..

çünkü nereye gideceğimiz çok da önemli değildi.. önemli olan mavi tura katılmaktı..

üstelik Datça Yarımadası da önceden gitmediğimiz bir rotaydı..


ilk gece konakladığımız koy..

İngiliz Koyu ya da İngiliz Limanı..

aslında burası içinde birçok küçük koyu barındıran büyük bir koy.. bazılarının liman demesi de ondan..

milyon dolarlık yatlara komşu olmak da farklı bir duygu :)

hatta birisine yüzerek oldukça yaklaştım..


ikinci gün Knidos'taydık..

Datça Yarımadası'nın en ucundayız..


Datça'dayız..

Datça gittikçe şehirleşiyor.. eskiden beri gelip gidenlerin ortak düşüncesi malesef bu..


yatımızın zodiac'ı ile Datça'ya çıkıyoruz..

arkada gördüğünüz yatımız..

Datça'nın sandaleti ve bademi ünlü..

küçük bir sandalet dükkanına uğramadan gitmiyoruz..


Aktur'dayız..

aslında Aktur'a yakın bir koydayız..

bu fotoğraf Aktur'un güzelliğini tam olarak yansıtmıyor.. Aktur'a bir tepeden bakmak lazım.. zira birbirine sırtını vermiş iki koyun tam ortasında Aktur.. Amasra gibi..

Aktur'a gelir gelmez Sevgili Figen'in kulaklarını çınlattım tabii :)


bu denize girilmez de ne yapılır?

koyda sadece biz varız..


Hurmalık Koyu'ndayız..

koy küçük hurma ağaçlarından adını alıyor..

Sevgili Şener yine zodiac'ın başında.. kesin bir aktivite var.. ya ringo ya su kayağı ya muz ya da daha küçük koylara gezinti.. isteyen yatın kanosuna da binebilir..

burada bir anımı anlatmadan geçemiyeceğim.. Kadırga Koyu'nda yaşanan bir olay..

bendeniz su kayağı yapamaya çalışırken, yani kayak elbisesini giymiş, ayağımda kayak takımı, denizin ortasında yatayda oturur pozisyonda, zodiac'ı kullanan Şener'den başlangıç komutunu beklerken -pozisyonu umarım anlamışsınızdır, çünkü kilit nokta burası :)- yattakiler bana doğru geldiğini gördükleri bir tür kılıç balığını nasıl olduysa köpek balığı zannetmişler ve panik olmuşlar.. o sırada benim gibi denizde olanlar belki de hayatlarının yüzme rekorunu kırıp kendilerini yatın merdivenine atmışlar.. ve tüm bu olanlardan benim haberim bile yok.. çünkü yattan yaklaşık yüz metre ötedeyim ve tek düşündüğüm düşmeden su kayağı yapabilmek.. ve ne olduysa Şener birden beni bırakıp zodiac'ı yata doğru sürdü ve Gürbüz Kaptan'ı aldı.. aradan bir iki dakika geçmeden Şener ve elinde zıpkınla Gürbüz Kaptan yanıma geldi.. ve ben hala neler olduğunun farkında bile değildim..
o sırada Sevgili Özden Abla beni o vaziyette görünce içinden dua etmiş..
ve başlamış söylenmeye,
"ya alın şu çocuğu denizden, şimdi köpekbalığı kıçından ısıracak" haha..

neyse, ortada dolanan köpek balığı falan değildi tabii.. kılıcı olmayan, mavi yüzgeçli bir tür kılıç balığıydı..
sonradan ben de o balığı gördüm.. inanılmaz güzel bir balıktı..
Gürbüz Kaptan zıpkınla bunlardan çok avlamış..
sadece temmuz ayında yumurta bırakmak için kıyıya gelen dev bir balık..


Selimiye..

salyangoz kabuğunu andıran koyuyla, en rüzgarlı havalar da bile sakin olan deniziyle bizi karşılıyor..

Selimiye az sayıda pansiyonu olan, hatta banka şubesi bile bulunmayan, küçük bir kasaba..

geldiğimiz gün pazarı varmış.. oraya gittik..


Selimiye'nin kumsalında yürüdük..

denize sıfır diyebileceğim pansiyonlar gerçekten güzel..


Emel Sayın Koyu..

Hisarönü Körfezi'nde..

koyun adını duyunca çok şaşırdım..

zira hala hayatta olan birisinden bahsediyoruz.. Kleopatra değil..

düşünsenize; kendi adınızı taşıyan bir koy olduğunu.. bazı insanlar ne kadar da şanslı di mi?


Dirsekbükü..

başparmağınız ve işaret parmağınızla bir hilal yapın ve hilalin uçları yukarıya baksın.. işte size Dirsekbükü..

karayolu yok.. gittiğimiz birçok koyda olduğu gibi..

koyda sadece yat müşterilerine hizmet veren bir balık lokantası var..


Bozburun açıklarındayız..

Kızıl Ada'nın hemen yakınında..

yanımızdan geçen katamaranı selamlıyorum..


kamaralar ne kadar konforlu da olsa güvertede yatmanın keyfi çok başka..

şuan saat sabahın 6'sı :)

birazdan Salih Kaptan'la balığa çıkacağız..


işte Salih Kaptan ve küçük balıkçı teknesi..

Salih Kaptan Bozburunlu..

önceki yazımda da bahsettiğim gibi gerçek bir denizci ve aynı zamanda yat ustası..


tur boyunca her gittiğimiz yerde en büyük yat olmaya çok alışmıştık..

bizden daha büyüğünü ve lüksünü görünce önünde saygıyla eğilmekten başka yapacak birşey yok ne yazık ki :)

tabii parası da ona göre.. haftalık kirası yıllık gelirimden bile fazla..

burası Serçe Koyu..

Dirsekbükü gibi hilal şeklinde bir koy.. yalnız onun kadar bakir değil.. karayoluyla ulaşmak mümkün..


son gün..

artık dönüş yolundayız..


ve Marmaris..

sabah erken saatlerde limana vardık..
ve uzun bir kahvaltı sonrası arkadaşlarımızla vedalaştık ..

yine harika bir turu geride bıraktık..
ve yeni arkadaşlar edindik..

soframızda eksik olan hiçbir şey yoktu..
ahtapot da yedik lagos da..
viski de içtik rakı da..
puromuz da vardı nargilemiz de..

geceleri, yelken direkleri arasına gerdiğimiz bezde, projektörle film de seyrettik..
Santana ve Sting'in konserini de..
yetmedi, adımızı projektörle tepelere yazdık..

daha ne olsun dostlar?

İşte Mavi Tur 09 !!!








*çarşamba günü İstanbul'dayım..

2 comments:

FB said...

Off pek bir güzelmiş turunuz Timurcum. Ben de selamını alıyorum buralardan simdi. Hadi ben denize kaçtım şimdi.
Sevgiler.
FB

Timur said...

Figen,
keşke diyorum, ben ordayken sen de orda olsaydın.. zodiac'ı alıp karaya çıkar ve seninle Aktur sokaklarında dolaşırdım biraz..

ya da yatımıza misafir olurdun :)