Saturday, July 23, 2011

Sümela

üç haftada vize veremeyen İngiltere Büyükelçiliği, 6 aylık vizeyi Londra’daki kongre başladıktan iki gün sonra verince, doğal olarak kongreye gidemedim.

onun yerine Zürich’e gittim geçen hafta.. birkaç günlük eğitim için..
Sevgili Nesime ve Melih’e de uğradım bu arada..
Deniz’le top oynadık.. Deniz henüz bir yaşında ve emeklemeden yürümeyi öğrenenlerden :)
o yüzden düşmemesi gerekiyor, düşerse ayağa kalkmak dünyanın en zor işi ona göre..

dün fotoğraflara bakarken Trabzon seyahatimden hiç bahsetmediğimi farkettim ve bloğumda Sümela Manastırı olmalı diye düşündüm..

evet biliyorum; seyahatlerini zamanında ve yerinde paylaşamayan uyuz bir blog yazarıyım :)


mayıs ayında Trabzon’da toplantımız vardı.. toplantı sonrası Sümela Manastırı’na gittik.. ilk geldiğimizde Manastır’ı göremedik.. bulutlara saklanmıştı.. ince bir patikadan yukarıya çıktıkça bulutlar dağıldı ve manastır tüm heybetiyle karşımıza çıktı..


uzun bir merdiveni çıkıp küçük bir kapıdan geçtikten sonra manastırın içinde bulduk kendimizi.. manastırın orta yerinde mağaradan yapılma bir kilise var.. süslemeleri zarar görmüş olsa da görülmeye değer kesinlikle..


şu sıralar yoğunum.. ağustosta evimi boşaltıyorum.. zor olan Burhan Ağbi'yle Koç’a veda etmek sanırım.. güzelimle yeni bir hayata yelken açmak ise mutluluğum..

2 comments:

Sanem said...

Oncelikle mutlulugun daim olsun sevgili arkadasim. Tekrar tebrik ederim. Ve diger bir sey Sumela Manastir'i fotograflarin cok guzel, bayildim ve biraz kiskandim korkarim, Turkiye'ye geldigimde daha cok gezmeliyim...

Timur said...

Sanem çok teşekkürler..
Sümela Manastırı emin ol fotoğraflarda göründüğünden çok daha etkileyici.. yolun Karadeniz'e düşerse mutlaka gör derim..
bu arada yeni adresim İstanbul, beklerim :)